p90x3 evde yapılabilen ve tamamı yarım saatte biten egzersizler. adamın iflahını siker o ayrı.

Tüm vücut circuit yap.
Squat, deadlift, barbell row, military press, upright row, push up ve aparat varsa barfiks şeklinde olabilir.

Karaköydeyim, eve dönüyorum. Gittiğim gibi uyurum.

sevgilimle tv izliyoruz

amy winehouse dinliyorum spotify'dan. yarım kadeh şarap koyacam şimdi. sonra da yatarım. yarın iş var.

bunları yapıyorum.

Uyumaya calisiyorum. Yarin is var. Ulan amma da kapitalizm'in kolesi olmusuz. lafa bak; "yarin is var". Simdi uyuyayim ki yarin patrona daha fazla kazandirayim. Baskalari icin hayatimizdan odun veriyoruz amk.

tinder'dan bi hatunla buluştum, koluma bile girmedi amk. moralim bozuk. billie holiday dinliyorum.

Tuketici guven endeksi cok dusuk cikmis. Ona bakiyorum, bana neyse?

hastaydım. şimdi kalktım, yemek yedim. sivrilik yapabileceğim platformlar arıyorum.

Bence insan omru 25 ile sınırlanmalı. O zamana kadar gorebılecegı her seyi gormus oluyor.

az önce pompeii'yle ilgili bir belgesel izledim. kafamda deli sorular. dur hatta duyuruya sorayım.

okumam gereken 17 tane makale var. yarıladım. sıkıntıdan ölcem sanırım.

@anonymice, ben herseyi goremedim. Hala yenileri ekleniyor.

@delifaruk

senin için 30 una çekeriz :)

Çay içiyorum. elimde yds kitabı falan çok seksi durum düşman başına yok bi de dostlar başına


Kötü kız kahkahası

hem is hem ozel hayat biraz sorunlu bu ara, viskimi hazirladim simdi ona baslayacagim

Eve girdim bayılmak üzereyim yorgunluktan. Hayatımın en büyük (bana göre değil) toplantısına eşofmanla girdim, ortadoğu müdürü dahi vardı ve ben çat diye kalkıp sikerim işinizi ben istifa ediyorum (aynen böyle) dedim. Kafam çok değişik.

interstellar'ı izledim az önce

@rakican yorumun nedir?
@der meister link atsana haci abi.
cevap verecek olursam modern family izliyorum.

hikaye pek derli toplu gelmedi bana.bilemiyorum.hollywood klişelerine fazla imkan vermemeye çalışmışlar ama yine de başaramamışlar.
onun dışında bilimle (uzaktan yakından da olsa) alakalı olması gayet takdire şayan,destekliyorum.

Çalışmıyorum, onu biliyorum. Çalışmam gerekti oysa. :)

bitkinim, bunalımdayım bu aralar. geceleri ahmet kaya dinlemeyi alışkanlık ettim son bir haftadır. muhtemelen bu gece yine bir albüm dinlerim baştan sona.

şu anda da behzat ç. izliyorum, elimde soda var falan. bir yandan da ekşi açık.
muhtemelen kapanışı biraz kitap okuyarak yaparım.

www.mugenmonkey.com

nemli/soğuk/rutubetli vs odada kurutmaya çalışırsanız elbette kurumaz. hatta kokar da.

balkona asın. çamaşırlığı balkona çıkarıp öyle asın. balkon yoksa pencereyi açın önüne koyun çamaşırlığı.

kombi açılırsa olmaz. iki kapı da açılıp (nasıl yapılacaksa artık) hava akımı yaratılabilir.

havalandırması nasıl odanın havasız kalıyorsa menli kalır oda kurumaz

Kiyafetin kurumasi icin hava sirkulasyonu olmasi lazim. Sadece sicaklik yeterli olmaz.

elektrikli çamaşır kurutucusu alsanız, alttaki video çalışma prensibini anlayın diye. bizde de var, çok pahalı da değiller.

www.youtube.com

yazın tamam pencereleri açıp önüne koyalım da, bu havada nasıl açık tutayım? evdeki tüm kapılar açık, odanın bir kapısı mutfağa açılıyor, tam önünde kombi için koyulan havalandırma boşluğu falan var. ev genel olarak nemli ama en az nemin o odada olması gerekiyor aslında.

bu da bulduğum ilk link. f/p ve değişik modelleri için yarın yine link vermeye çalışırım.

urun.gittigidiyor.com

ayni sorun yeni tasindigimiz evde bizde de vardi. ev kucuk oldugu icin kurutma makinesi de alamadim. sonradan farkettim ki camasirlari yanlis yerde kurutmaya calisiyormusum, yatak odasindan salona aldim sorun cozuldu. daha dogrusu 3 gunde degil de 1 gunde kuruyor artik. zaten cevremde kime sorduysam buralarda oturanlarda bu sorun varmis, nem ile alakaliymis. sizde de ayni sorun olmasin? cok kalin olanlari da peteklerin uzerine ya da havlupana asiyorum ben. yunluleri de erkek arkadasimin annesine gonderiyoruz haftada bir. bu sekilde idare etmeye calisiyorum ama imkan/ yer varsa kurutma makinesi almaya zorlayin bence.

eve girerken ev arkadaşım evde çamaşırların kurumadığını söylemişti meğerse evin ortasına asıp kurumasını bekliyormuş. çamaşıırn kuruması için mutlaka hava sirkulasyonu olması lazım petek pencereninönündeyse peteğin önüne çamaşırları koy pencereyi de aralık bırak diğer kapıları kapatabilirsin bile böylelikle diğer odalar çok soğumaz ben öyle yaptım şimdi yarım günde bile kuruyor artık. evde sabah çıkarken bu dediğimi yap akşam geldiğinde kurumuş olur tabii oda hava alıyorsa.

Çamaşır makinesi iyi sıkmayıp çok sulu bırakıyorsa o yüzden de geç kuruyor olabilir. çok acil olanları kalorifer peteklerinin üzerine asın, birkaç saatte kupkuru olur.

camasir askiliginin cubuklarinin arasi dar oluyor bazen, camasir nefes alamiyor. bir kurutmalik daha alip aralikli asarsaniz kurumasi kolaylasir.

Bence onay alir ama keske daha uzun, kendi fikilrlerini belirttigin entry'ler de yazsaydin. Araya da gizli bkz'lar, bkz'lar, spoiler'lar falan serpistirseydin . Bu sozlugu kullanmayi bildigini gosterirdi. Bol sans.

Uzun uzun, ergenekon destani gibi entry'ler yazmayin. tavsiye de etmeyin. insan okuyi kardesim onlari. tanim yapabildigini iki uc cumleyle goster ve bkz fasilitelerini kullan. baska bi seye gerek yok.

Onay alır. Öyle uzun uzun entry girmeye kendi yorumunuzu katmaya bkz'ler spoiler'lar vermenize gerek yok. Biz sözlük bilginizi olup olmadığını bu şekilde daha iyi anlıyoruz.

haci maksimum 3 veya 4 cumle olsun entry ve bilgi veren cinsten olsun. sonra zafer senindir, gerci tunelin ucu bombok bi yere cikiyor da neyse.

kolyesinde getirdi.

amk senaryoya bak. çin prenseslerinin saçının içinde ipek böceği kaçırması gibi.

aramıza hoşgeldin.

welcome to the club

welcome to the club...

Oha lan yalnızlar rıhtımış burası yarın buluşak lan mesaj atın wtfwtf

ahaha. bi zirve yapsak, bu tip 1000 kişi çıkarız.

benim de eski arkadaşlarımın hepsi evli, bazısı çocuklu. bi ben kaldım.

yine de görüşmeye çalışıyorum. bağını tamamen kopartma.

yeni arkadaşlıklar kurarken de dikkat et. artık eskisi gibi değil hiç bir şey. çıkar için her türlü duygu taklit edilebiliyor. kafayı çalıştır, keklenme.

welcome to the club diyen yazarlarla ortam yapın.

benim işim gücüm var hala yalnızım takma kafana

Demeyim diyorum amaBu kadar insan yalnızken neden neden

bir dakika, welcome to the club diyorsunuz ama biz senden önce geldik. başkanlık, yönetim kurulu filan hepsi dolu. ancak bir süre sonra üye olarak kabul edebiliriz seni. yöneticilik için beklemen gerekli :)

askere git. istemediğin kadar arkadaşın olsun.

Hangimiz değiliz ki

işe gir

birbirimizi kandırmayalım gençler. çoğumuzun sorunu yalnızlık değil, kadınsızlık. şu başlık altında yazanlar toplanıp bi kafeye gitsek yalnızlığımız biter ama testesterondan zehirleniriz. bunu istemiyoruz, yanlızlığımızı kadınlarla bitirmek istiyoruz. dürüst olun.

dostum 24 saatlik bir günün minimum 20 saatinde online bu hesap ve bu 20 saatin minimum 5 -6 saatinde aktif.. oyluyor, beğendiğinde favori ekliyor, badi ekliyor vesaire..

durumda hiçbir değişiklik yok.. bence yalan dolan o online olma meselesi..

sıranız gelse ve arkalara atılsanız bunu bilirsiniz, yani eskiden öyleydi en azından. her neyse yani ekstra bir formülü yok işte 10 entry girilecek ve olabildiğince her gün onlayn olunacak. kaçıncı sırada olduğunuzu da biliyorsunuzdur muhtemelen, o nedenle beklemek dışında dediğim gibi, bir alternatifiniz yok.

entry'lerinize gelecek olursak da, bana kalırsa çok uzunlar bazıları, bazıları küfür içeriyor ve de fazlasıyla "ekşisözlük yazarı" kalıbında yazmışsınız. sonuçta sırada binlerce insan var ve kondüktörlerin çok geniş vakitleri yok, bence o entry'leri kısaltın biraz ilk olarak ve küfürlü içeriği de yine değiştirin. üslubunuz ise bana göre söylediğim gibi kalıp ekşi sözlük yazarı gibi ama bu çok sorun yaratmayabilir.

"kalıp ekşi sözlük yazarı" söyleminden kasıt nedir, tam olarak anlayamadım gerçekten..

entry olarak manas destanını baştan yazmasaymışsın belki şimdiye kadar onaylanırmışsın. bir kondüktör senin entry'lerinin tümünü okuyup onaylayana kadar 10 başka çaylağın kısa entry'lerini inceleyebilir. bu yüzden geriye atılmış olabileceğini düşündün mü hiç?

dedirten entry'leriniz var diyelim. bu kalıp kimi zaman değişsede sözlük kültürünün getirdiği yozlaştırıcı bir üslup var ve bu herkese bir şekilde bulaşıyor. çok mühim değil, sonuçta fark edemiyorsanız değiştirmeniz de mümkün olmayacaktır, zamanla düzelir umarım.

beyler böyle mantık mı olur? kondüktör dediğimiz adamın işi sırası gelen adamın entry'lerini okuyup onayını vermek yahut onu siktir etmek değil mi? "bunun entry'si çok uzun, salla gitsin" diyebiliyorlar mı herhangi bir açıklama yapmadan?

merakımdan soruyorum bunları.. kısa yazmıştım zamanında, o zaman da çok kısa entry'ler demişlerdi yine burada..

@bosver nicki, teşekkür ederim.. evet, "dedirten" tanımı olayını da anlamadım gerçekten..

kısa yazdığın zaman sana "çok kısa" diyen adamlar kondüktör müydü peki? insanların ağzı torba değil. bilmedikleri şeyler hakkında yorum yapıyorlar. yanlış bilgilerini de paylaşıyorlar böylece. ben kondüktörken imlanın, noktalamanın onay için çok önemli olduğunu sanan duyuruculara laf anlatmaya çalışmaktan bıkmıştım.

- tanım yap.
- "elma bir meyvedir" diye tanım yapıyorsan onun peşine bir iki cümle daha ekle o kadar.
- bkz fasilitelerini kullan.
- her gün login ol

bu kadar basit.

Bu entry'ler onay alır fakat böyle uzun uzun destan yazmanıza gerek yok; 3 satır mantıklı bir şey yazsanız da formata uyuyorsa eğer onay alır. Bu duyuru nezdinde bunu da açıklamış olayım.

dreamsoft, dreamware, dreamdesign...vb

dreamsepeti (şaka)
ist takısı falan getirin

adalar?

adalardan başka yerde zor bulursunuz istanbul hırsız memleketi :)

beşiktaş bike and outdoor

Bike And Outdoor Kadıköy Fenerbahçe Şubesi
İnter Bisiklet Fenerbahçe orduevi mevkiindedir
Delta Bisiklet Kızıltoprak
Sedona Bisiklet Concept Store Bebek, Yeniköy

daha önce gittiğin yerleri yazarsan tavsiyte verenler için daha etkili olur.

ben olsam amsterdam'a giderdim. bi de in bruges filmindeki mekanları çok beğendiğimden bruges'a gidebilirdim.

hangi bi hafta?

el cevap: kopenhag.

Amsterdam - Hamburg
Amsterdam - Köln - Paris (Köln'de kalmaya gerek yok)
Rottenda, Brügge ve o hattaki sevimli yerler
Bordeaux

edit: Hakaten, niye illa karşı kıtaya geçirmişim ki. İrlanda'yı, İskoçya'yı gezin. Hatta şuraya gidin gidemedigimyerler.blogspot.com.tr

yukarı doğru çık edinburgh, shetland adaları.. sola doğru git dublin, cliff of moher vs. sağa doğru git brussels, brugge, amsterdam..

@sinek kral: avrupa'nın tamamına yakını, biraz da kuzey afrika ve ortadoğu. daha uzağına gitmek de şimdi zaten birkaç gün için saçma olur. st petersburg var mesela gitmediğim, onu düşünüyorum.

@shi aila: en geç haftaya pazartesi sabaha kadar dönmüş olmam lazım.

@VickVickyVale: oralar yakın sayılır, yazın hava güzelken giderim.

izlanda

en güzel ısınma şekli ağır yapacağın hareketten hemen önce aynı harekete çok düşük ağırlıkla girip ikişer üçer set yapmaktır. bench'e girecek adamın koşu bandında ısınmaya çalışması çok saçma gelmiştir bana.

Kan dolaşımını arttırmak için o, ayak bileğinden el bileğine kadar. Bir anda benchte kan pompalamasın diye, önceden çoğalsın akış gibi bir kaç sebebi var onun.
Yerel- bölgesel ve genel olarak ısınma var.

apor esnasında ağrı yaşarsam, antrenmanı hemen keserim. ağrıyan bölgeye 3-4 gün boyunca buz kompresi yaparım. ağrıda azalma olmazsa doktora giderim.
bursit, rotatof cuff yırtığı ve biceps tendiniti gibi sakatlıklar yaşadım.
birçok doktora gittim. spor hekimi, ortopedist, fizik tedavi uzmanı... hiçbirisi sakatlıkların nedenleri üzerinde durmadı.
özellikle rotatof cuff yırtığından çok çektim. bunun sonucunda da kendimi araştırmaya verdim:) yüzlerce makale okumuşumdur. bir o kadar video izledim. internetteki tüm "shoulder rehabilitation" videolarını izlemişimdir ve eureka. problemlerimin kaynağı, duruş bozukluğu imiş. masa başı işim var. sağ kol ileride, mouse'a doğru uzanıyor. omuzlar one doğru duruyor.
duruşumu düzelttim, işin mantığını anladım. egzersiz programlarımı değiştirdim. artık serratus anterior ve posterior kaslarına önem veriyorum. rotatof cuff egzersizlerini aksatmıyorum. vücudun üst tarafını çalıştıracağım zaman (biceps, triceps olsa bile) 15 dakika yürüyüş sonra dinamik germe, sonra rotator cuff, omuz ve serratus kaslarını çalıştırıyorum. spordan sonra da, 10-15 dakika statik germe yapıyorum.
omuz önemli.

Seninki hareketi yanlış yapmaktan çok beslenme problemi gibi duruyor.

Hiçbir şekilde sakatlanmama diye bir şey yoktur, riski azaltmak vardır. Gergin kasla spora girmemek, öncesinde kan dolaşımını hızlandırıp, dinamik stretching, doğru beslenme, ağırlıkları çok hızlı arttırmama gibi prensiplerden şaşmazsan uzun vadede daha az sakatlık yaşarsın.

www.hepsiburada.com
su anda indirimde

koltuğunun sadece fileli olan kısmı rahatsızsa onu fazla masrafa girmeden çözebilirsin;
www.google.com.tr

daha kaliteli fotoğraflar koyma şansınız var mı? pek anlaşılmıyor ama koli bandından başka neyle kapatılacaktı zaten. bence açın çıkarmadan bi iç yerleşimine bakın. internetten aldınız sanırım, kutudan çıkarılmayacak diye bi şart yok diye biliyorum iade konusunda. ki çıkarmanıza bile gerek yok kutu içi düzeninden falan da anlayabilirsiniz gibi.

aldığınız yere gidip bana aynı televizyonun başka bi kutusunu gösterir misiniz diye sorun, bakın hepsi aynı mı diye

yeni fotograflari ekledim

Genelde kutu açık olur zaten içerisinde garanti belgesini alırlar. Bence sıkıntı yok :)

o kutu açılmış bence. o tv mundar olmuştur. at gitsin. adresi de var bakayım mahalledeki çöp konteynerlarınız güzel miymiş.

Bantın fabrika çıkışı olmadığı belli. Bir şekilde açılmış. Açılmaması gerekiyordu. O bantın bir işlevi kutuyu tutturmak ise, bir diğer işlevi de içindeki şeyin fabrikadan çıktıktan sonra size gelene kadar orada olduğunu garanti etmesidir.

Yani bant açılıp hiçbirşey yapılmadan tekrar kapatılmış olabilir.
Birşey yapılmış ama bu içindeki TV'ye hiçbir zarar vermemiş de olabilir.
Birşey yapılmış, şu anda bir soruna yolaçmamış gibi de görünebilir. Ama 6 ay sonra ne olacağının garntisi yok.
Son olarak TV'nin ağzına edilmiş de olabilir.

Son madde olsa bile normalde sorun olmaması lazım. Gelişmiş ülkelerde olmaz yani. Götürürsün, durumu anlatırsın. Adam özür diler, yenisini verir. Ama bizim gibi orman kanunlarıyla yönetilen, tutabilenin tuttuğunu düdklediği ortamlarda rezil olursun. yeni aldığı alet fabrika çıkışı arızalı olan, hatta bu arıza çok bilinen bir arıza olup, üretici tarafından kabul edilse ve (türkiye hariç) heryerde geri götürünce iade alsalar bile, burada adamın ağzına sıçıyorlar.

@sinek kral hadi iyisin espri yetenegin sayesinde aldin tik'i :)

buradan lg bayiiden aldim. servis yolda geliyor. ben gelince bakarim anlarim dedi adam telefonda. durum neymis usul nasilmis ogrenip yazarim..

kesinlikle açılmış ve ben olsam asla risk almazdım. müşterisiniz ve şu an bütün kozlar sizin elinizde. o adama da çok güvenmeyin yine de siz de bakın, hiçbir şey anlamasanız bile içinize sinmedi mi? değiştirin gitsin. çirkefleşin.

valla arkadaslar telefonda saticiyla gorustum, hepsini aciyoruz panelde zarar bar mi yok mu bakiyoruz dedi. istersem fabrikadan hic acilmamis kutuda da isteyebilecegini soyledi. ben de en o kadar beklemek istemedim ve servise actirdim. bir sorun olmasi halinde direkt yollamayi dusundum ama icime sinmeyen bir seyle karsilasmadim. su an her sey yolunda, guzel televizyon..

sikayetvar.com'a yazman daha uygun olur.

Hasta iken değişiyor da şuan biri yarı tıkalı gibi alerjen maddeler çok havada. Alerjik astımdan dolayı.

Otrivine kullandım ben okyanus suyu kullandım deniz dibine gittim derin derin nefes aldım falan.

Şuan coldmix var evde ufaklık için gayet etkili ama keskin kokusu var

birinden birisi sürekli tıkalı bende. insanların %80'i bu şekildeymiş.(güvenilir olmayan bir kaynaktan okuduğuma göre)

burun kemiğinde eğrilik olabilir. burnun simetrik de olsa içeriden bir kavis yüzünden bir taraf daha çabuk tıkanıyor olabilir.

hayır hep aynı taraf tıkalı olmaz. kan dolaşımına göre değişiyor. bir süre sola yatık beklersen sol tıkanır vucut bunu anlar seni sağa çevirir uykuda bile. burun içi karışık bi yapı.

bir zamanlar yoga yaparken hocam "bir burun deliğini tıka,nefes al, verirken öbür deliğini tıka, sonra öbür delik hala tıkalıyken nefes al, yine burun deliğini değiştirerek nefes ver." demişti. Bir nevi sirkülasyon gibi, her gün 15 dakika falan yapıldığında bayağı etkili bence de.

Bir dene istersen.

@munu hee biz de yapiyoduk bunu yogada. hic aklima gelmiyor normalde yapmak. aslinda evde oyle dururuken fln yapilabilir.

Hunter x hunter 2011

Cowboy Bebop haric olsun zaten, Bebop'i 500 bolum suren shounenlerle ayni kategoriye koymak bildigin ayip. Bleach izle.

naruto gibi olan hajime no ippo var. naruto'yu ilgiyle izleyen biri olarak beni çok sarmadı ama. bir de bleach var, ünlüdür bayağı.
öte yandan sevdiğim bazıları şöyle:

berserk
ergo proxy
samurai champloo
hellsing (bunun iki versiyonu var ikisi de güzel; vampirli anime)
death note yazmadan da edemedim.

herkesin bi özelliğinin olduğu vuruş kırışlı bişiler arıyorsan

basilisk, kenshin, dragonball olabilir klasiklerden

soul eater'ı öneririm. black star isimli karakterin uzumaki naruto'dan aşağı kalır yanı yok.

başlık georgia duyuru verdana

www.myfonts.com

hypervaskulerdondurucu, Georgia yine benziyor da Verdana hiç değil.

sinek kral, teoride iyi de pratikte iş görmedi ya. Bir türlü eşleşmedi. Velino diye bir font ailesi buldu yine de benzer.

Kaspersky pure total security veya Trend Micro Titanium antivir+security.

hiçbirine verme. virüsleri yazdırıp el altından kendi programlarına ihtiyaç yaratan ibneler de bunlar zaten. antivirüsün korsanını kullanmak mübahtır.

bilgisayara durduk yere virüs bulaşmayacağına göre hangi dosya tipini sık kullandığınıza bağlı olarak antivirüs tavsiyeleri değişiklik gösterebilir.

yani office uzantılı dosyalar için mi yoksa başka bi şey mi?

veya real time koruma konusunda mı iyi olmalı yoksa deep scan esnasında mı detaylı virüs bulmalı?

comodo

ben ahmet türk'ü çok kıymetli buluyordum.çok zarif bir insandı.fakat hem türkler hem de (bence) kürtler istemediler kendisini. şimdi daha sert mesajlar veren selo'ya sebep oldular.

apo=cozum.

apo =/= çözüm.

o yılan hayatta olduğu sürece türkiye'de kürt sorunu çözülemeyecek.

apo 15 sene disaridaydi. o zaman getirseydi madem muzakerelerin devami icin aponun disarida olmasi sart.

hukuktan anlayan biri yorum yapabilir mi?

bir ceza verilmiş. (yeniden yargılama dahi olsa yine aynı ceza verilecek.)

bu koşullarda hangi salıverilme hani serbest bırakma hangi özgürlükten söz edilebiliyor?

yaptık oldu/çıkardık bitti/ev hapsine koruz olur biter gibi bakış açılarına hangi ara sahip oldunuz?

boş laf duymaktan bıktık.

kosun lan mevzu var

af?

dünyadan bir örnek var mı bu tip "lider" veya onların deyimiyle "önderlik" affına dair?

zira en son dsp anap mhp koalisyonunun önerdiği af amacından tamamiyle sapmış ve aftan yararlanması gerekenler değil adi suçtan içerde olanlar yararlanmıştı.

anladığım kadarıyla af hukuken açık yaratıyor ve af sayesinde karısını öldüren biri de bu açıktan yararlanıyor?

ha yok öyle bir genel af değil de sadece tek adam için af çıkartılacak diyorsanız tek adam affı ne kadar hukuki ve vicdanidir?

yaşlıların takıldığı muhitte

asm yakını

Universitenin cevresi de olabilir

üniversite çevresi neden acaba ?

heryerde açılmasına izin verilmiyordu en son. ilçe çapında sayısı vardı.

Hareketli olur her zaman, illa ki is yapar diye dusunuyorum

evet. devir vs. yapılamıyor.

köşe olacak köşe. bir cadde ve bir sokağın köşesi, geniş camekanlı bi yer.

hastane yakınları olur benim tercihim.

devlet kurumları civarı.

antibiyotik vs. satışları elden satışı yasaklandı. Reçete kaynağı olmayan bir yer ( yani yanında karşısında asm, sağlık ocağı olmayan bir yer ) ne derece risk alınır bilemedim.

youtu.be

yeni açilacak hastanelerin çevresinde olmali. istanbul içinse örnegin emlakkulisi.com

hastaneden çıkar çıkmaz en yakındaki eczaneden ilaçları aldığımı düşünerek hastane sağlık ocağı yanlarından diyorum.

al al, sana müstehak.

hayırdır niye ?

annemde 4s var o da sadece konuşmak ve whatsapp için kullanıyor işini görüyor. ama başka şeyler yapmak istersen ne derece işine yarar bilemedim.

eksiduyu.ru

al gitsin. ortamlarda steve jobs hayattayken çıkan son iphone dersin. kim bilecek amk.

alinmaz o amaclarla da kullanacak olsan, kendine yazik edersin

Contact

Mutlaka contact

2 de 2 düşünmeden izliyorum o halde :D

contact - www.imdb.com
fermat's room - www.imdb.com

fermat's room +1

gravity
k-pax
pi
Los cronocrímenes

the experiment
idiocracy
he unutmadan birde contact

2001: a space odyssey
the moon

primer

The signs

Cantagion. tam yazilisi boyle miydi emin degilim google duzeltir ztn.

vohoovv tavsiyeler üzerine "Contact" filmini ben de izledim az önce çok iyiydi.

ben de tavsiye vereyim öyleyse
Donnie Darko, Gravity

Lucy'nin bilimle pek ilgisi yok.

internette ve kamerada kayıt yeri'ni hafıza kartıya da cihaz hafızası olarak ayarla. aynı olsunlar. taşıman gerektiğinde de dosya yöneticisinden taşı.

Anne baba görünmesi bir işe yaramaz. Ben de o yaşlarda okul kırıp serserilik yapan bir kız olduğum için ve çevremde hiç böyle olaylar görmediğim için çok akıl veremeyeceğim ama kızın kafasını dağıtıp karakterini güçlendirecek tiyatro ya da wing tsun gibi şeylere yollasınlar derim.

edit: Ya da okulda cool bir çocuk bulup onunla çıksın :)

sataşanlar kız mı erkek mi onu yazmamışsınız ama hemcinsi ise kavga etsin. dayak yesin problem degil. dişini gösterirse bir daha bulaşmazlar. eğitim hayatımda bir defa karşılaştım bu tiple, laftan anlamayınca suratına yedigi bir kafa yetmişti. o yaştaki piç kuruları ancak bundan anlar.

özel lisedeydim, bizde de olurdu bullying mevzuları bana hiç sataşmadılar ama bir arkadaşımın çok üstüne gitmişlerdi. tam hatırlamıyorum ama bi gün kızın annesinin sınıfa dalıp buna bulaşan kızların ağzına sıçtığını, çok sağlam bi gözdağı verdiğini hatırlıyorum. ama "yapmayin etmeyin siz arkadaşsınız" gibi naif cumlelerle degil, baya haşlamıştı kızıma dokunanı mahvederim hayatınızı kaydırırım minvalinde. kadının kocaman mavi gözleri vardı ben bile tırsmıştım o bakıştan :))
sonra da mevzu okul yönetimine taşındı zaten, diğer kızların da aileleri gelmişti sanırım.
bence kizin annesi gidip bi guzel agizlarina sicsin. abisi falan varsa o da olur.
kızı yalnız görmüşler üstüne gidiyolar, kuzeninizin bunu tek başına halletmesi çok zor. bi sürü kişiyle tek başına baş edemez. kızların kendilerinden daha üstün birileri tarafından sindirilmesi gerek.
kuzeninizin annesi dimdik dursun, okul idaresine karşı da, diğer kızların ailelerine karşı da. kızının yanında olduğunu belli etsin.
hatta annesiyle beraber siz de gidin. tek gidin derdim ama müdürler falan "sen kimsin sana noluyo ebeveynleri gelsin" diyebilirler. anne şart.

yeteneğine ve ilgi alanına göre klüplere katılsın basketbol,müzik herhangi bir şey.arkadaş çevresini genişletmesine yardımcı olur.kendi kafasına göre insanlarla takıldıkça da özgüveni artar.

o şımarık çocuklar eğlence arayışında tabi.umursamaz bir tavır takınırsa bir süre sonra uğraşmayı bırakırlar.

bu yaşlarda hep aynı dertler :(

aynı yaşta yeğenim var. benzer hikayeler duyuyoruz hep.

bu konuda ne yazık ki büyüklerin konuşmaları pek kar etmiyor, hep arkadaşlarına bakıyorlar. onlardan çok etkileniyorlar. hatta böyle pislik davranışları olsa bile arkadaşlarını koruyabiliyorlar.

çok abartmadan, arkadaşlarını çok kötülemeden konuşmak gerekiyor. onların da ergenlikte olduklarını, ne yaptıklarını çok da bilmediklerini anlatmak iyi olabilir.

bir de çocuğun dikkatini başka yönlere çekerseniz. spordur, kurstur her açıdan faydalı.

bu arada kuzeniniz karakterini güçlendirsin diyenlere,
karakter 14 yaşında hemen güçlenen bi şey değil. 17 yaşında olsa belki tek halleder ama 14 yaş ergenliğin doruk noktası, özgüvenin çatırdaması için tek bir kötü söz yeter de artar bile.
bu kadar baskı altındayken bu çocuk ne yapacak da karakterini güçlendirecek?
okulun cool çocuğu da hemen tavla deyince tavlanmıyor maalesef

arkadasi falan da yok etrafta, ailenin mudahalesi tek cozum
hemen bi sey yapilmazsa iyice azitir kiza hayati zindan ederler

Genelde böyle durumlarda mağdur kalan kendini korumaktan geri duruyorsa başka bir gruba katılır ve gruptaki arkadaşları diğer grubu ondan uzak tutabilirler böylece. Tabi bu olabilecek durumlardan bir tanesi ve en klasik olanı. Tek başına kalmaması gerekiyor eğer kırılgan ve kendini korumak için bir şey yapamayacak durumda hissediyorsa. Annesi babası her zaman yanında olmayacak. Ama arkadaşları olacaklar öyle ya da böyle bir şekilde, bir arkadaş grubuna dahil olmak çözecektir her şeyi.

Göndermediğimiz bir kurs kalmadı ki. Sporla alakası yok, resmen nefret ediyor. Okulunda geri kalan kulüplere üye. Bunlar da hep kitap ve müzikle alakalı. Hafta sonları da dershanesi var zaten. Daha ekstra bir şeye vakti yok sanıyorum. Yazın onun karakterine olumlu katkılar sağlayabilecek yeni bir uğraş bulunabilir tabii ama öncelikle bu çocuklardan kurtarmamız gerek.

sen, bunlar senin başına geldiğinde en doğrusunu yapmışsın. aynısını yapsın bence. anne baba ise kesinlikle görünmesin. şiddet azalsa da dalga geçen çok olur. lise dönemi, yani tam ergenlikler furyası. naif olduğun anda üzerine çıkacak piç kaynıyorken ortalık "yapmayın kardeş kardeş oynayın" asla tutmaz. korku şart.

alternatif olarak çeşitli filmlerde gördüğümüz psikoloji taktikleri ile bu kişileri kazanmak ve gazabından kurtulmak hareketleri var. onları da bu konularda kalifiye bir arkadaşımız halledecektir.

çocuklara (özellikle kızlara) kavga önermeyin. kavgayı ne sanıyorsunuz siz? bir erkek çocuğunun kaşı patlasa, kulağı kırılsa, dişi çıksa belki sorun eder, belki etmez ama bir kız için hayatı boyunca sorun olur.

aile okula gitsin. okuldakiler sorunun ciddiyetini iyice anlasınlar. sorun çıkaran öğrencilerin velilerini çağırsınlar. bırakıno küçük teröristleri kendi velileri terbiye etsin. artık hangi dilden anlıyorlarsa.

Bunu yapanlar genelde erkekler. Çocuklar ortaokul öğrencisi bi de. Lisede değiller henüz.

Bu arada şu an aklıma geldi, erkek arkadaşımı göndersem ne olur? "Abisi" olarak karizmatik bir göz dağı verse veletlere? Etkilenirler mi?

ya bırakın atarlı ergenleri, 20 yaşındaki problemli askerleri bile ailelerini arayarak yola getiriyorlar. en etkili yöntem kendi ailelerine terbiye ettirmektir. geri kalan tüm fikirler size ya geçici çözümler sunar ya da durumu daha da kötüleştirir.

okulda rehberlik hocası var mı? en iyisini onlar biliyor.

bence en doğru çözüm ailenin okula baskı kurması, mesele çözülene kadar sürekli araması, gitmesi, vs.

okul yönetiminin bu çocukların ailelerini okula çağırıp konuşmalarını sağlamaları lazım. ailelere oğullarının grup halinde tek bir kıza psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladıklarını söylemeliler ve hatta çocukları başka sınıflara dağıtmalılar. çünkü birbirlerinden güç alıyorlar, grubu dağıtmak şart. farklı katlardaki sınıflar vs.

eğer okul yönetimi yeterince işbirliği göstermezse aile milli eğitime gitmek, dava açmak vs. her yola başvuracaklarını söylesinler, biraz dişli olmaları lazım.

bizim orta okulda bir çocuk vardı. üzerine biraz gidilen. çok değil. arada bir takılma şeklinde hatta. çocuk ailesine söyledi. annesi okula geldi. öğretmenler birkaç kişiyi kenara çekti, ailesine haber verdi vs.. sonuç öyle "hizaya gelme" şeklinde olmadı. çocukla ana kuzusu diye dalga geçtiler ve daha çok üstüne gittiler. çocuk okul değiştirdi.

bulduğu her fırsatta ailesine bile atarlanan ergenleri aile ile yola getirebileceğini sanmak çok polyannacılık. aile çok otoriter değilse ve çocuk ailesinden şiddet ve yasaklar vs. yüzünden korkmuyorsa pek işe yaramaz.

"kavga edin, kavga süper bir şey" dediğini sanmıyorum kimsenin. son çare sunuluyor.

Kuzeniniz çok ciddi bir bullying meselesiyle karşı karşıya imiş. Ben de lisede karşılaşmıştım aynı durumla (yaş 15, cinsiyet erkek, yapılana ses çıkaramayan tepki gösteremeyen, fiziksel güç olarak da epey zayıf bir çocuk idim) neyse ki bana destek çıkanlar, meselenin daha ileriye gitmesine izin vermeyenler vardı. Sınıfımdaki bir ülkücü bile "sen sallayabildiğine yumruk salla sonra benim yanıma kaç" demişti :)

O yaşlarda farklı olmak, hak arayamamak zor. O yüzden erkek arkadaşınız iyi bir çözüm, ama esip yağıp gürleyecek, kibar konuşursa olmaz.

Yine devam ederse bebelerin tek tek isimlerinin yazılı olduğu şikayet dilekçeleri verin ve son raddeye kadar da arkasında durun. Kızcağıza da, bunun bir ispiyonculuk olmadığını, bunu kendisi ve diğer zorbalığa uğrayan arkadaşları için yapması gerektiğini farklı örnekler vererek anlatın derim.

Diyeceksiniz ki "onlar çocuk". Yok aga, öyle çocuk olmaz. Onun 10 sene sonrası da liseyi, ortaokulu aşamamış, hala aynı kafada çevresine zarar veren saçma sapan tipler oluyor çoğunlukla.

simrug'un yazdığı idare ile korkutma da başarılı. eğer bu kişiler okulda diğer öğrencilerin de yaka silkiği illet tiplerse güzel olur. başkaları da kurtulmuş olur. hayır okulun/sınıfın çoğunluğu ya da popüler tipler ise sorun yaratan, kuzenin kolay arkadaş edinemeyecektir o okulda o olaylardan sonra ama sorunu çözülür korkutma ile de.

Kızın cep telefonu bütün akşam kapalıydı, konuşamadım. Annesi babası ayrı; annesini rahatsız etmemek için de aramadım. Hem bugünün üstüne bi güzel uyursa yarına kafasını daha çok toplamış bi şekilde konuşuruz diye düşündüm. Olayları bir de onun ağzından dinleyeyim, daha sonrasında aileyle/idareyle/bireysel olarak korkutma konusunda karar vereceğim. Haftaya da yanıma alacağım kendisini. Birkaç gün bende kalsın. Çok güzel fikirler verdiniz, gelişmelerden haberdar ederim.

marketlerin balık reyonlarından. genellikle metro veya real. hamsinin tazesi var mı bilmiyorum da donmuş hali metroda vardı.

Hamsi sezonu bitti ama depodakiler geliyordur illa ki.

balıkçıdan. kadıköy'de rıhtımın yukarısında balıkçılar çarşısı gibi bir yer var.

balıkçıdan alıyorum. bir de pişirttirip getirtiyorum evde koku olmuyor

balıkçı diyen arkadaşlara teşekkürler. :D

balıkçı da hangi balıkçı?

Yenikapı.

ben de balikcidan aliyorum da istanbul'da zibilyon tane balikci var. ben beykent'teki can balik'tan aliyorum mesela. tanidin mi? sen ne tarafta oturuyorsun, o taraftaki arkadaslar yazsin.

dürüst ve ahlaklı balıkçıları tenzih ederim ama balıkçı seni tanımıyorsa, sürekli kendisinden alışveriş yapmıyorsan, %90'ı araya balık bayat karıştırır. O yüzden hipermarketten almak daha mantıklı.

illa balıkçı soruyorsan, üsküdar balıkçılar çarşısında osmanlı balıkçılıktan alıyoruz biz.

Kadıköy balıkçılar çarşısı marmara

pazardan. norveç somonu favorim. uzmanlar yağlı balık en faydalıdır diyor.

istanbul'da bi semt belirtmezseniz cevap almanız zor olur.

kendim tutuyorum. 2 ila 3 haftada bir balığa çıkıyorum. Hedef genelde çipura oluyor ama zaman zaman sürprizler de olmuyor değil. Hamsi sezonu bitti evet.

@kirk karaktere sigmayacak adam,

istanbul geneli olarak soruyorum.

deli sikmiş gibi sabahın 4'ünde, 5'inde kalkıp kumkapı balık haline gidiyoruz. uygun fiyatlı bulursak kasayla alıp temizlemeden dip frize atıyoruz.

kartalda alkar balık ve cadde balıktan alıyorum detay istiyorsan. bilmem işine yaradı mı :)

Türkiye'nin en büyük ihracat limanı diye biliyorum.

Listeye göre ankaradan sonra zonguldak geliyor. Demek ki izmirde ticaret büyük şirketlerin elinde dönmüyor. Ya da daha doğrusu küçük şirketlerin daha fazla payı var. Ayrıca liman çok etkili.

ekonomik büyüklük tanımı yapmak gerekir. merkezi bütçeye katkı açısından bakıldığında (kurumlar+gelir vergisi+kdv) izmir ankara ve kocaeli'nin ardından 4ncüdür.

bu dördüncülükte özellikle tüpraş'ın payı büyük. örneğin aliağa'daki tüpraş rafinerisinin gelir katkısı da kocaeli hesabına yazılıyor diye tahmin ediyorum.

düzeltme: 2014'de izmir 3ncülüğe yükselmiş.
kaynak: www.gib.gov.tr

turizm de var tabi.

tarım da var izmir'de.

evet bitmeli diyor, bi karmaşa yok

Buradan iki anlam çıkar:

Birbiriyle mesajlaşan çiftlerin artık bitmesi(azalarak bitme kalıbı gibi),

Birbiriyle mesajlaşan çiftlere öğüt verir gibi, "birbiriyle mesajlaşan ve sevgili olan arkadaşlar, sizce de artık bu olayı bitirmeli misiniz?" gibi bir anlam da olabilir. Ama bu biraz zorlama tabi, birinci anlamında söylemişler belli ki.

Ya da birbiriyle mesajlasan sevgililerin artik bitmekte oldugunu dusunuyor ve bitmemesini istiyor.

cümle düzgün, bitmesi gerektiğini söylüyor.

Söylenmek istenen birbiriyle mesajlaşan sevgililerin bitmekte olduğu ama bitmemesi gerektiği ise cümle doğru.

Söylenmek istenen birbiriyle mesajlaşan sevgililerin bitmesinin vaktinin geldiği ise cümle yanlış. Doğrusu "Birbiriyle mesajlaşan sevgililer, sizce de bitmeli mi artık?" ya da "Birbiriyle mesajlaşan sevgililerin, sizce de bitmesi lazım değil mi artık?" şeklinde olabilirdi.

"Sizce de bitmemeli mi?" demek, "siz de benim gibi 'bitmemesi' gerektiğini mi düşünüyorsunuz?" demektir.

bak burda bile biri farklı biri farklı diyor. kafa gitti.

farklı anlamları olabilir.

- bu devirde sms mi kaldı? whatsapp kullansınlar.
- 90'larda değiliz. telefon tarifeleri ucuzladı. açıp konuşsunlar, mesele kalmasın.
- arkadaş ortamında herkesin kafasını ekrana gömüp sevgilisiyle ilgilenmesi ortamı anlamsızlaştırıyor. ya gelme, ya mesajlaşma amk.

hepsi mantıklı gerekçeler.

eleman kendisine giydiriyor orada. çiftin yanında takılan sap olarak.

Eleman third wheel'in tanımını yapmış işte. Yani bi çiftin yanındaki sap olma durumunun. Daha detaylı anlatım için bakabilirsin: eksisozluk.com

www.goenglish.com

mandırada bakmak daha masraflı. yem yiyor hayvan. bir torba yem 50 tl. ayrıca kışın koyun da içeride kalır. mera kanunu ve iklim sebebiyle.

aynı fıyat dekren? kg et olarak mı dıyorsun?

dana daha yavaş büyüyor, koyun daha hızlı büyüyor.

@bf evet

bildiğim kadarıyla olmaz, hatta özel üretim ev gibi konteynerler var.
Firmalar özel üretim ne istiyorsan yapıyorlar.
Elektrik problemini de jeneratörle çözebilirsin

bu konuda çok net bir ifade yok işin aslı. bence belediye ile görüşmek lazım öncesinde.
ancak şunu söyleyebilirim, elektrik su bağlatmak için sıkıntı çıkabilir.

%35 imar izni çok iyi bir oran ya hu.

yap şöyle küçük bir ev kendine, konteyner da yaşanmaz. zamanla tuvalet ekliyim verenda ekliyim şunu yapayım bunu yapayım derken ev parası harcarsın zaten.

olmadı prefabrik ev yaptır, 20 -25 bine küçük güzel evler var.

sayende sabah sabah konteyner bilgim arttı, şurayı okuyabilirsin:

www.agaclar.net

sorunu cevaplamamışım farkettimde :)

şimdi yasal olarak bir yerde yaşayabilmen için iskanlı bir yer olması lazım, ki oraya belediye tarafından burada insan yaşayabilir denmeli resmi olarak.

su işi kolay kuyu açar sondaj vurursun, tuvalette kolay bir çukur açar tesisatı çekersin. toprak zaten emer atıkları, tuvalete sentetik birşeyler atmadığın sürece kolay kolay sıkıntı çıkmaz.

ama elektrik yoksa arsada büyük problem, su için de lazım, ısınma içinde. elektriksiz hayat zor.

jeneratör, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi filan da masraflı işler.

günlüşk ne kadar kw elektrik harcanacağı hesap edilip bir jeneratör ile ne kadarlık yakıt gideri olacağı hesap edilmeli.

askerliğimin bir bölümünde çölde, üç tane konteyner'ın birbirine kaynatılmasıyla oluşturulmuş bir karakolda yaşadım. 15 askere yetecek bir koğuş, ofis, mutfak, banyo, tuvalet, yemekhane, tv odası hepsi sığdırılmıştı. su tesisatı, atık su gideri, elektrik şebekesi... hiçbir eksiği yoktu. bunu yapan şirketler var.

imar izni olan bir arsadan bahsediyorsunuz. bu da demektir belediye size yol, su, elektrik, atık su vb. altyapı hizmetleri sunmuş olmalı. yoksa belediyenin gerekli birimlerine dilekçe vererek yapılmasını isteme hakkınız var. (imar izni yapılaşma ve yerleşim izni anlamına gelir)

iskan yapı yapıldıktan sonraki kullanım iznidir ki zaten prefabrik yapı kullanasınız ve bizim imar mevzuatımızda bunun yeri olmadığı için iskan alamayacaksınız. ama belediye genelde gelip yıkmaz bulunduğunuz bölge ranta açılmadıkça. türkiye'deki yapıların %8o'e yakının iskansız zaten.

Konteyner icin imar iznine gerek falan yok, müstemilat olarak kullanmis olacaksin cunku.

yasal hiç bir engel yok. elektriğini de solar yada rüzgarla üretebilirsin. 2 3 bin tl masrafla günlük kullanılan elektriği üretebilirsin. tuvalet vs çok sorun değil halloluyor bir süre sonra.
alakırın sesi diye bir arat google da.

istanbul'da kartal-tuzla arası bir sürü firma var. konteyner'dan tut triplekslere kadar. araştırmıştık zamanında, 30 bin lira civarındaydı. temel betonuna karışmıyorlar geri kalan her şeyi hallediyorlar. ayrıca tarım yapacağım falan dersen elektrik işini de halledebilirsin. ama emin değilim tarım krediden belge isteyebilirler

Çekilin ben mimarım

Şaka yollu gerçekten mimarım ve biraz da imar mevzuatı filan bilirim.
Kanun şu:
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesine göre; Yapı; karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesisler olarak ifade ediliyor.

Şimdi konteyner'ler müteharrik ama yine de yapı sayılıyor ve belediye mücavir sınırları içindeyseniz inşaat ruhsatı alıp sonra efendim iskan almanız gerekiyor.

Her türlü harcı da yatırmanız gerekiyor. İleride başınızı ağrımasın.
Yaa ben sordum öyle işte vinç ilen getirip koyuyorsun iş bitiyor kimse de bir şey demiyormuş gibi bir haliniz varsa tabii ki yapınız, ediniz ben bilmem.

İnşaat ruhsatı alacaksınız.
Bunu için 1/50 mimari proje ona istinaden çizilmiş statik (ki çelik yapı sayılacak çok kolay) Elektirik (ki zaten zayıf akım) bir de mekanik ki bence gerek bile yok bunlarla, tapunuzla (tabii yoksa arsanın size ait olduğuna dair belge) ile başvuruyorsunuz.

Mimari proje önceden adlığınız imar durumuna uygun olmalı. Vaziyet planı ve çevre düzeni de olmalıdır.

Bildiğin bina yani. O zamn ben neden uğraşayım derseniz bakın bunu da anlatıyorum.

1- Konteyner için bir beton altık yapmanız yeterli bunun için beton miksreine bile gerek yok aslında.
2- Betonarme kalıp malıp, beton mikseri filan para demek.
3- Konteyner'in cillop gibi sıfırı büyük para ama çıkma alırsanız daha iyi. Ancak paslı olmasın dikkat edin.
4- Boyutları pek bir biçimsizdir. Burada rahat yaşamak için Pinterest'ten plan bakalbilir ya da iyi bir mimar bulmanız gereklidir. (İŞbu cevap sizden iş almak için yazılmamıştır. Ben iş aramıyorum ama iyi mimar sayılırım tevazuya gerek yok. Severim bu az alanda iyi çözüm yapmayı)
5- Betonarme Türkiye'de her yerde yaopıldığı için daha ucuza çıkar derlerse de (haklı olduğu konular var) 10 lira diye başladığınız iş 20 liraları da geçer. KOnteyner'da bellidir. İkinci el konteyner onu demirciye kaynak. Vinç ve altındaki beton su basman işi.
6- Elektirik ve su bağlatıyorsnuz. Gider için uzakta bir yerde foseptik kazıdırın etrafını betonla kalpatın altı delik olsun o yolunu bulur gider. Fazla kimyasal dökmeyin gidere bence filtre dahi kullanabilirsiniz. Su bağlatamadıysanız yağmur suyu depolama yöntemleri deneyin. Çok başarılı olur. Ya da tanker ile su gelir. Hayvan gibi harcamazsanız çok uygun olacaktır. Elektirik içinse güneç enerjisi mümkünse süper olur.
7- Yani eğer becerebiliyorsanız izinsiz hallediniz yoksa iş büyüyor.

Öyle işte.

Legal olarak mı yoksa legal gibi gösterilen mi? Bana kalırsa pkk gibi bir oluşum için legallik söz konusu olamaz.

legal - parti kurup mecliste siyaset yapması
illegal - silahlı örgüt, haraç toplama, kaçakçılık, uyuşturucu tic vs
terör de illegaldir bunu nasıl ayıracaksın bilmiyorum.

Ornekte verdigim Kurtce'nin serbest hale gelmesi, PKK'nin kendi kazandigi bir sonuc mudur, yoksa hukumetin avrupa birligi cercevesinde yerine getirdigi bir uygulama midir? Sonucta hukumet EU uyeligi icin degisiklikler getirdi vs, ama bunun asil sorumlusu PKK diyebilir misiniz?

Parti kurmasi konusunda ise, kurulan partiler PKK'yi destekliyor ile partiler PKK'nin siyasi uzantisi demek arasinda fark var. maalesef konu cok karisik ve tam olarak nasil yaklasacagima emin olamadim.

PKK bir teror orgutu olarak, uyguladigi her turlu taktik "illegal-terorist" olarak degerlendirmeye elverisli. Benim bilmedigim "legal" olarak nitelendirilen bir aktivitesi var mi onu merak ediyordum bir de.

Roj tv legal sayilir mi ki?

pkk ve taktik deyince aklıma hep askeri olanlar geliyor. legal olduklarını sanmıyorum;

- terör bölgelerinde askerlerin moralini bozmak için telsiz frekanslarına girip devamlı "tc, kürdistan'ı terket" anonsu geçerler.

- baskın yapacakları karakolun karşı tepesine gündüz çoban gibi sürüyle gelip bir sopayla nişan alır ve yere bırakırlar. gece karanlığı çoktüğünde sopanın üzerine bir biksi koyup karakolu tararlar.

- askerlerin alışveriş yaptığı bakkal, market ya da malzemecileri işkence ve tehditle muhbir yaparlar. erzak ve giyecek alışverişi artınca operasyona çıkılacağını anlayıp pusu kurarlar.

- karakollara zaiyat verme amacı gütmeyen taciz ateşleri açarlar. verilen reaksiyona göre karakola baskın yapıp yapmayacaklarına karar verirler. taciz ateşine nasıl tepki vereceğini bilen birliklere baskın yapacak götleri yoktur.

Orgutun kendisi illegal olabilir ama legal eylemlerde de bulunabilirler.

avrupada'da ki pkk dernekleri?

Anlatamiyor muyum, yoksa anlamiyor musun tam emin olamadim. PKK kendisi teror orgutu, dunya alem kabul etmis eyvallah. Ama bu demek degil ki yaptiklari her sey illegal, terorize eylem. Terorist eyleme dahil olmayan etkinlikler icerisinde de bulunuyorlar. Adamlarin avrupadaki dernekleri "teror" eylemi gerceklestirmiyor. Daha da sorun varsa ac oku literaturu. Bedavaya terorizm dersi verecek halimiz yok cicim

ne demek istedigini anladim ben mevzusu acildiginda da soylerim malesef pkk devletin yerine kurt halkinin savunucusu oldu bu isler karman cormandir direk bir tespite ulasamazsin pkk nin amaci neydi sabaha kadar tartisilir ama dolayli olarak kurtlere haklar verilmesini sagladilar.. bak bunun tersini dusun boyle bi orgut olmasaydi evet onbinlerce masum insan olmeyecekti ama kurtlere yapilan haksizliklar - bu nokta tartisilmiyor artik devlette kabul etti sirf kendi diskisi zorla yedirilen onlarca koyluye milyonlarca lira tazminat odendi- bu kadar kisa surede biter miydi? ben supheliyim. bence burdan mantik yurutebilirsin ben katiliyorum sana.

Ahaha kediye çok güldüm :)
Fadimeyle dursun diyorum ben :)

Perihan ve şakir de olur

zaten salma kafes siparişi verdim, evde papağan da var. kedilere dayanıklı olacak, şimdilik ayrı odalar :)

erkek olan gri, diğeri dişi. en azından öylelerdir umarım fegdfgdf

çıtır-pıtır

kücükken bizim de vardi bunlardan ama yumurtladiklarini hatirlamiyorum. gerci bizimkilerin cinsiyeti ayni olabilir.
ben bunlarin adini zebra ispinozu diye biliyordum, vikipedi de söyle demisler: "Türkiye'de daha çok Hint bülbülü adı ile tanılır, ama aslında Hindistan'dan gelmez ve bülbüllerle de akrabalığı yoktur." :)

beyaz olan gercekten disiyle isim önerim: mahur bey ve sakiz hanim.

bu arada kedi de sirinmis. onun ve papaganin adlari ne? onlara uygun isimler de düsünülebilir.

kedi beton, papağan da pato :), bir de duman var kedi olarak, ev biraz şenlikli :)

mahur bey ve sakız hanım güzelmiş ya, barış manço da severim hem :)

diğer öneriler de güzel tabi :)

evet asıl adları zebra ispinozu, zebra finch diye geçiyor. yabancı kaynaklar gani gani ama türkçe kaynak çok az. çok kolay yumurtluyorlar fakat eğer hiç yuva yoksa yumurtalar boşa gidiyor :)

fitness'ı, bodybuilding'e çevirirsen programların yaklaşık bir saat içinde biter. kas kütlen artarsa yağ yakma potansiyelin de artar. kilo da almazsın.

Pilatesi tamamen bırakın. Ona ayırdığınız süreyi ağırlık ve kardiyo egzersizleriyle doldurun.

Güç antrenmanı yapmıyorsanız 2 saat salonda vakit geçirmenizin anlamı yok. Bu size faydadan çok zarar getirir. Hedeflediğiniz amaca ulaşamaz, aksine geriye gidersiniz.

Hiç spor yapmayacağınız dönemde kilo almak veya almamak sizin elinizde. Temiz beslenirseniz kilo almazsınız, temiz beslenmezseniz kilo alırsınız. Bunun sporla çok ilgisi yok. 45 dakikalık standart bir antrenmanda yakacağınız kalori 350/400 kalori. 1 bardak kola içince o kaloriyi tekrar alıyorsunuz. Bu şekilde düşünün. Önemli olan beslenme. Bu, spor yaptığınız dönem için de geçerli. Beslenme > Dinlenme > Spor

"Güç antrenmanı yapmıyorsanız 2 saat salonda vakit geçirmenizin anlamı yok. Bu size faydadan çok zarar getirir. Hedeflediğiniz amaca ulaşamaz, aksine geriye gidersiniz."

açıkçası çok anlayamadım. neden zarar getirir?

bir de platesi bırakamam çünkü sayesinde bel ve sırt ağrılarım kayboldu.

Vücudu strese sokup kortizol salınımına neden olur uzun süreli egzersizler. Bunun süresi kişiden kişiye farklılık gösterir fakat 2 saat her şartta uzun bir süre. Kortizol yıkıcı bir hormondur. Salgılandığı zaman kendisi de kana aminoasit salınımı yapar, o da proteinlerin şekere dönüşmesine neden olur. Protein şekere dönüştüğünde de kan şekeriniz yükselir onun sonucunda da insülin salgılanır, o da yağ yakımınızı durur. Yani hem kas kaybı yaşar hem de yağ yakmanız durur.

aslında programım şöyle:

aralarda 20 dk yürüme ve 15 dk eliptik bisiklet. 35 dk böyle gidiyor zaten. geri kalan zamanda da her kas grubum için genelde 15-20 tekrar aralığında 3 set yapıyorum. bunların hepsi de toplamda yaklaşık 1 saat 40 dk. civarı sürüyor.

sizce bana nasıl bir program oluşturulmasını istemeliyim?

Programın için bir şey diyemem, antrenmanlar kişiye özeldir ama 1 saat 40 dakika sürüyorsa bir sıkıntı vardır orada. Ben yüksek ağırlıklar düşük setler ve tekrar/set aralarında çok fazla dinlenmeden süperset şeklinde çalışıyorum, en fazla 45 dakika sürüyor. Antrenmanın hacminden çok yoğunluğu önemli benim için. Bununla birlikte en başta dediğim gibi; antrenman programı kişiye özeldir fakat standart bir antrenman 2 saat sürmemeli.

Pilates daha çok bir rehabilitasyon yöntemidir. Bel ve sırt ağrıların geçtiyse bırakmanda bir sakınca görünmüyor. Bu tür ağrılar zaten bazı kas gruplarının zayıf kalması ve bazılarının da aşırı gergin olması kaynaklıdır. Düzgün tasarlanmış bir fitness programıyla bu tür sıkıntılar yaşamazsın.

ikisi de. doğru zamanda doğru kararlar alıp doğru şeyleri yapabilmek. yöneticilik falan filan.

Çalışanı memnun et o da müşteyi memnun etsin.

bu ikisi birbirine engel olan şeyler değil ki. birbirini tamamlayan şeyler.

öncelik müşteri memnuniyeti deyip çalışanı üç kuruşa süründürürsen it kopuktan başkasını barındıramazsın. onlar da fırsat bulunca işe pislik karıştırır. müşteriyi taciz eder. diğer çalışanlara salça olur...

çalışan elbette.
çalışan memnun olacak ki sahiplensin çalıştığı yeri ve doğru iletişim kursun müşterilerle.

Çalışanlar da hizmet verdiğimiz iç müşterilerdir.Aynı statüde önemli

www.youtube.com

cake

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
film:quantum love

billie holiday şarkıları. kafa yormazlar. yorulmuşu dinlendirirler.
gloomy sunday'den başla; www.youtube.com

m.youtube.com

www.youtube.com
la stanza del figlio'da da kullanılmıştı bir sahnede.

intihar etmeye kalkma da,

www.youtube.com

film,

(bkz: klass)

Daha evlenmeden işin sonunun düşünülmesi hoş değil tabii ama hayat, her şey olabilir, herkes kendini garantiye almak ister..
Kabul ederdim..
Kadın..

Samimiyetsizlik gibi geliyor bana bu durum asla böyle bir şey istemem.
28 E

Boşanmak için evlenilmez. Yol verirdim.

dur bir soluklan derim.

(erkek)

evlenmem ki o adamla. daha evlenmeden boşanma durumunda ne olacağının planını projesini yapıyor, kaldı ki kimsenin onun parasına, malına ihtiyacı yok. beni ne olarak görüyor acaba diye düşünürüm ve ona da sorarım. kadın

Sözleşmeyi eline verir ortamı terk ederim. Kadın


Pardon da neyin güvencesi bu?

kadın olsam eyvallah der imzalar, yarın bir gün benden cocuk istediginde bir sözleşme de ben uzatirdim ona. hemde hazır bulundurur, yatakta verirdim eline al bakalim nasil oluyomus diye.

cabbar17f

edit: ha bu demek degil ki ''alcak erkek al sana bombe'' diye cakma feministlik yapıyorum erkek halimle, zira evliligi karsisindaki erkegin iligini kemigini sömürmek, kanını emmek, rahat bir hayata konmak olarak algılayan kezbanların sayısı hiç de az değil ve bunlar degil sözlesme, en aşağılık muameleleri hak eden cinsler.
üstteki yorum bu tarz kezbanlardan olmadiginiz önkabulu ile yapıldı.

olur derim. neden eşimin ailesinden kalacak olan ya da kendi kazanıp aldığı malı isteyeyim?

başlamadan sonunu düşünüyorsun diye de suçlamam. kağıdı yüzüne fırlatmak falan çok çocukça geliyor.

Bunu isteyen tarafta guvensizlik sozkonusu.
Suphe icinde gecen bir evlilik yurumez bence.

Ayıplamam. Mantıklı ve makul bulurum; hatta son bir madde de ben eklerim,

"Eğer boşanma durumunda eşlerin birbirinden bağımsız malvarlıkları arasında gözle görülür bir dengesizlik söz konusuysa, iyi niyet ve dürüstlük kuralları dahilinde, bir taraf, diğer tarafa, hakim tarafından belirlenecek miktarda nafaka vereceğini temin eder. Gelir ve malvarlığı olarak diğerinden daha varlıklı olan taraf, boşanma ya da ayrılık halinde, doğacak çocukların masraflarını da üstlenmeyi kabul eder."

E ama konusu hiç mal nafaka istenmeyecek şeklinde olan evlilik sözleşmesiydi demeyin. Daha da ilerisini için düşünerek söylüyorum. Nasıl olsa benim ekonomik güvencem az çok var. Onun olmayabilir.

23, E.

Elbette ki hayatıma girecek kadını, hayatımdan çıktıktan sonra mağdur edecek değilim.

pinkpeony, madem istemezsin boşanırken istemezsin. istememek için sözleşme imzalamak istemen ilginç bir kafaymış.

bu sözleşmeyi yapan adamlar 1. zengin oluyor 2. daha önce boşanmış oluyor. sadece bu vakalarda duyuyorum. artık adamlarda ya da kadınlarda eş 'boşanılabilen' bir şey çünkü. işim gücüm yerindeyse kabul ederim ama çocuk için madde ekletirim.
sımdı hem cocuk sorumlulugu sana vercek işinden olcaksın, hem adam senı boynuzlayacak hemde bosandın basını sokacak bır evın dahı olmayacak. öyle bir dünya yok. eger cocuktan oturu çalışamazsam atıyorum bir ev alır ve cocugun masraflarını karsılar. onun dısında cocuk olmazsa ısım gucume de karısmazsa atarım ımzayı. kadın.

biriyle evlenecek olursam zaten birlikte oturup karar veririz böyle bir sözleşmeye, getirip imzala şunu durumu olmaz yani. gayet mantıklı geliyor bana, olması gereken bir şey bence. kadınım.

neden sadece erkeğin malını koruduğu düşünülüyor ki zaten. belki ben adamdan daha zengin olcam:D boşanırsak niye paylaşıyım ki kendi kazandığımı.

öncelikle sen ne diyon la denişik derdim

ardından da

ohooo arkadaşım evleniyor muyuz, yoksa esnafız birbirimize mal mı satıyoruz onun sözleşmesini mi imzalıyoruz. ayrıca para neymiş önce onu anlat da bilelim der sadri alışık vari bir laf da sokardım. tövbe tövbe de get işine diyerek kapanışı da yapardım.

erkek olduğum için nafaka alma durumum olmaz sanıyorum gerçi de, gene de aynı şeyleri söylerim ya ne itici.

bir iki madde de ben eklerim.

mesela eşin akrabalarıyla yüz göz olmaktan korunmak gibi önlemler.

28 E

normal karşılarım - oturup sözleşmeye bakar, çift taraflı yapar sözleşmeyi ve eksik varsa tamamlar imzalardım.

burada "ama nasıl, n'ayır, kaba adamlar =/" diyen arkadaşları da garipseyerek kaçar adım uzaklaştım.

sözleşme şartlarına göre değişir
nafaka istemeyeceksin diyorsa, baybay bebişim
evlenmeden önceki malları paylaşmam diyorsa, bana uyar, ben de paylaşmak istemiyorum zaten

ayrıca sözleşmede ne yazıyor olursa olsun kanun üstündür

Kendimi kötü hissederim. "Bu ne ya seninle maddiyat için mi evleniyorum ya da sana kazık atabileceğime, çirkef biri olduğuma mı inanıyorsun?!" der ortamı ter kederim sanırım. (Kadın)

Gururum kırılır, kabul etmezdim. -kadın-

kabul ederim. Boşanma hayatın gerçeği.

Sokaklar ölene kadar eski eşiyle evli kalacağını düşünen dullarla dolu.

evlenmeyi düşünmüyorum, ama evlenecek olsam evlilik sözleşmesi isteyen ben olurdum zaten.

en başından olası bir güvensizlik kaygısı bünyeyi sarıyorsa zaten doğru insanla birlikte değilizdir.

Devir mantik devri. Bu sozlesmeyi hazirlamak ve imzalamak bosanacaginiz anlamina gelmez ya da bosanma ihtimalini arttirmaz.

Ama tek tarafli da olmamali bence. Iki tarafin da fikirleri alinmali ona gore bir sozlesme hazirlanmali

Bu şu demek değil mi ya; "Bir gün boşanacak olursak sen benim malımı mülkümü her şeyimi sömürmeye çalışırsın, hakkın olmayanı benden koparmaya çalışırsın, aman diyim." Karşısındakinin böyle biri olduğunu böyle şeyler yapacağını düşünen biri hiç evlenmesin zaten diyerek ben o evliliği iptal ederdim heralde. Böyle hesaplar yapmak çirkin geliyor.

ssyumusakg ee tamam aynısı işte. fark etmez yani, imzalarım. ayrıca yazanlara da katılıyorum, sözleşme tek taraflı olmaz, diğer tarafın da istekleri olabilir, aynı şekilde eklenmeli.

Bence bu sözleşme olayı evliliklerde gerekli standart prosedürlerden biri olmalı. gidip müstakbel karına "şuraya bi barnah bas hele bakalım" çakallığından bahsetmiyorum. ama bu sözleşme iki tarafında evlilik ve olursa evlilik sonrası haklarınıınn korunması için elzem. hele hele türkiyede.

Kabul ederdim, olabilir yani, bence bir sikinti yok

tek taraflı olmamak şartıyla imzalanabilir neden olmasın, eğer sadece kendine yontmak istiyorsa o zaman kesinlikle o iş yürümez.
kadınım
ama şunu da eklemek istiyorum çevremde bir sürü boşanmış kadın ve nafaka ödemeyen baba var. adamlar yeni genç kız arkadaslarıyla sürterken, kadınların çocuklarına yetememe duygusunu gördükçe o kadar üzülüyorum ki bazen bu psikoloji yüzünden ağır kredi kartı borcuna bile giriyorlar. iki taraflı düşünmek lazım hem kadın hem erkek de mağdur olmamalı. benim cevremde nafaka ödeyip çok mağdur olan cocuksuz bosanmıs erkek yok, tam tersine nafaka ödenmeyen cocuklu kadınlar var.

Evlilik sözleşmeleri, Türk dizilerinde de çok işlenmesiyle gündemini hep koruyan bir konu olsa da, Türk medeni kanununda aslında pek yeri yoktur.

Kadın bir şey almayacağına dair imza atmış da olsa hukukun ona boşanma ile sağlayacağını alır yani... Evlilik sonrası alınan mallarda hem kadının hem erkeğin hakkı vardır, bunu sözleşme değiştiremez.

çok mantıklı. evlenmeden önce mutlaka böyle bir sözleşme hazırlayacağım.çocuk falan yoksa tabi. boşandıktan sonra maaşın 3 de birini pis karıya vermek çok koyar zaten.

Evlenmekten sogurdum.

bunu söyleyen taraf aşık değildir, seviyordur, bu bağlamda:

eğer bunu teklif eden taraf genç ise yadırgarım, bu yaşlarda aşk evliliği yapılır ve göz hiçbir şey görmez, aşık değilsen evlenme birader, daha yolun başındasın, derim

eğer bunu teklif eden taraf 30 civarı ve üstüyse yadırgamam, çünkü evlilik treni kaçmadan son vagona atlayayım bari ama kendimi de güvenceye alayım kafası anlaşılabilir bir kafa. mantık evliliği yani. bu durumdaki birinden gelen evlilik sözleşmesi şartını anlayabilirim.

29 yaşında bir insan evladıyım. (oha lan, yaşlanmışım! en son 23tüm ne zaman 29 olmuşum)

en klasik örnek:

yurttaş kane

www.imdb.com

o kadar değil ama en günceli başarı hikayelerinin; whiplash

iki filmi de izledim ama yine de teşekkürler.

Umudunu kaybetme
Wolf of wallstreet

rocky(1976) devam filmlerine aldanmayın. ilk iki rocky filmi çok az dövüş içerir.

La vie en rose

Stalin filmi

Genghis Khan 1960/70lerde Çekilen Ömer Sheriff versiyonu

Çöl Arslan'ı Ömer Muhtar güzel filmdir

Star wars 1-2-3 Anakin skywalker

Malcolm X var birde, tam yükselim denemese de değişim denebilir.

amazing grace
temple grandin
cinderella man

The Secret of My Succe$s (1987)
Conversations with God (2006)

scarface' den iyisi var mı?

football manager oynayın :)

boşver ya, iğrenç bir şey, 26 yaşına geldim, fenerbahçe'nin 3 tane şampiyonluğu son maçta kaybetmesi yüzünden 3 kere kalp krizinin eşiğinden döndüm. güzel şey değil abi, daha farklı şeylere yönel. hacı sen sudokuya yönel, sudokuya...

futbol sevmemenin ılıklıkla ne alakası var. Bir sürü işsiz ezik herifin futboldan başka ilgilenecek hobisi olmadığı için ve lafa geldiğinde kendi ezikliklerini örtmek için erkek adam nası futbol sevmez diye atarlanmalarında senin bir suçun yok. Etek giyen kız orospudurdan bir farkı yok bu önermenin.

evet ılık olmanın birinci şartı futbol sevememek, malesef ılıksınız :/

bırak ya saçma sapan bişi zaten futbol. maça vereceğin parayla konsere, sinemaya git, daha yararlı değerlendir vaktini ve paranı. bi kadın olarak söylüyorum, fanatik olmayan erkek daha çekici bence.

belirli tribün gruplarına takılmaya çalış, şöyle kelli felli olanlarından..

babacım sen çevrendekileri siktir eder misin? saçma sapan deplasmanlarda paramızı harcıyoruz da noluyo? hastalıktan başka bişiy değil. bir fanatik olarak fanatiklerin bir çeşit hasta olduğunu düşünmüşümdür. Kaç kere s.kerim beşiktaşını canımdan kıymetli mi dedim de yine bir şekilde tribüne girdim. Ha illa ben de bu kültürü edineyim en azından ortamda ne nedir ne değildir bileyim diyosan çoklu ortamlarda izlemeye çalış ki maçtan keyif almasan da ortamdan keyif al. sonrasına bakarsın.

futbolu seven bir insanın bile şu ülkede lig diye dönen şeyi sevmesi mümkün değil.
eskiden biraz ilgileniyordum, ama şike mevzusundan bu yana doğru dürüst maç falan da izlemiyorum, denk gelirse belki.
futbolu sevmek istiyorsan, dünya kupası, avrupa kupası, şampiyonlar ligi gibi şeyleri izleyebilirsin. onlarda spora benzer bir şey oluyor.

bu ülkede futbolun bir anlamı ve değeri kalmadı. hak hukuk yok. adalet yok. bu her alanda böyle ama futbolda bunların çok somut olduğunu görebiliyorsun. dolayısıyla bendeniz futboldan çok soğumuş biri olarak sana da uzak durmanı tavsiye ediyorum.

sorana da, abi futbol mu kalmış allasen, insanlar masa başında iş bitiriyorlar biz de gol olacak diye götümüzü yırtıyoruz. sonucu önceden belli maçlar yüzünden stres yapıyoruz. ben bıraktım o işleri. diyebilirsin.

hafif yumusaklik var sanki.

düşünüyorsan ılıksın.

bence bir "ılıklık" yok ama bi cinsiyetçilik sezdim sende, yalan yok.

top peşinde terleyen kaslı adamlara bakmaktan zevk almayınca ılık mı olunuyor? ben ılık olsam maçları kaçırmazdım. bi de böyle düşün.

ben de takım tutmuyorum, futbol sikimde değil. erkekliği maça, tespihe, alkole bağlayanların özgüven eksikliği olduğunu düşünürüm.

yuh naptın sen? benim de futbol ile alakam yok. arada internetten maç sonuçlarına bakıp, muhabbet açılınca maç sonuçlarını söyleyip birka. atıp tutuyorum. bildiğim sayılı futbolcu var. hagi, hasan şaş, messi ronaldo.

futbol olmasa da basket ve e-sporlarla aram çok iyi. yani sorunun cevabı kesinlikle hayır.

askerliğin büyük bölümünü gündüz uykusu olmadan geçirdim.

- ilk önce uyku çok tatlı gelecek. direnmeyi başarırsan ilk birkaç gün halisünasyon görebilirsin.

- bir kaç gün sonra konsantrasyon eksikliği hissetmeye başlayacaksın. iş kazası geçirebilir, gittiğin kurstan bi şey anlamadan geri dönecek kadar mallaşabilirsin.

- bu düzeni sürdürebilmek için çay, kahve bağımlısı olacaksın. bu seni çok çabuk sinirlenen birine dönüştürecek.

- zamanla kilo kaybedeceksin. yüzünden kan çekilecek.

kahve içmiyorum. su bence insanı daha uyanık tutan bir şey.
çok fazlı uyku diye bir uyku sistemi var onu uygulayan birileri var mı acaba?
kilo kaybedeyim dana gibi oldum zaten

uyku sağlıklı bir insan için çok önemli. uyku sayesinde gündelik öğrendiğin bilgiler yeniden toparlanıyor ve beynine işleniyor.
coursera'da learning how to learn diye bir ders var şu sıralarda. oradaki mühendis kadın ve beyinle ilgili çalışma yapan bir profesör (francis crick'in arkadaşı imiş) böyle söylüyor.

çok fazlı uyku hakkında da arastırmalar var aslında. da vinci uykusu da diyolar. böyle uyuyup gayet çalışan insanlar varmış. sadece deneyimleyen biri var mı diye merak ettim.

Beynine uyku borçlanırsan, 3 vakit sonra, beynin o borcu, fâhiş bir faizle tahsil eder.

anladıgıma göre kimsenin bi bilgisi yok ama fikri var bu konuda. çok fazlı uyku hakkında çalışmalar var ve böyle yaşayan insanlar mevcut. son bir haftadır uykumu epeyce azalttım aslında 20 dakikalık uyku rutinine tam giremedim ama sabahları bir bucuk saat öglenleri de 3 saat uyuyorum. çok kötü sayılmam ama daha düzgün olması için 20 şer dakika sistemini denicem. eğer güzel sonuçlar alırsam sölerim artık pampalar

Hep

Korkuyorum ama yanlızım. Yaşlanınca daha korkunç olsa gerek bak erol büyükburç ölü bulunmuş mesela

hiç olmadı.

nedense severim , yalnız doğuyor insan sonuçta.

değişiyor, zaman zaman. sen ne diyorsun, ben bir ara yalnızlıktan ölüyorum sandım. (qusel qızlar eqlesin) :P

Ben "loner" dedikleri cinsten biriyim ama yalnız değilim. Yakın olduğum birkaç insan olsun, çevrem geniş olsun, insanlar ihtiyaçları olunca bana ulaşsınlar, ben de ihtiyacım olduğunda beni dinleyecek birilerine ulaşabileyim isterim.

Yani tek başınalığı severim, yalnızlıktan korkmam ama yalnız olmak da istemem.

hayır.

çok fazla uykusuzlukla birleşirse psikolojiyi bozuyor. yalnızlıktan değil ama yalnızlığın bana yaptırabileceklerinden korktuğum oldu.

peki scooter mı bakıyorsun yoksa commuter mı?

İlk motor, düşük bütçe : Honda CBF 150. Tabi siz ucunu çok açık bırakmışsınız. Mesela ben olsam ikinci el Vespa alırım. Birazdan biri çıkıp 2 bin'e Mondial al, öğrendikten sonra satar yenisini alırsın diyecek. Bir başkası ikinci el cruiser görünümlü bir şey söyleyecek vs. Ama endüstri standardı gibi bir şey olduğundan ben CBF diyorum. Hem şeytan icadı değil hem yolda bırakmaz.

Scooter almayı düşünmüyorum.Kullanımı dönüşleri nedense bana daha zor olacakmış gibi geliyor.Bir de ıslak zeminde kaydıklarını okudum ufak teker çapından dolayı motor pratiğim yok ama fiziksel olarak düşündüğümde mantıklı geldi.Bu yüzden scooter düşünmüyorum.

@nodrap
CBF 150 olmasın diye bütçeyi 7000'e çekmiştim.Hiç hoşuma gitmiyor o motor görünüm olarak bütçeyi biraz daha zorlayabilirim öneri için teşekkürler.

7000 sadece motorun mu bütçesi yoksa aksesuarlarda dahil mi?

motosiklet güvenli sürüş eğitimi adında hem seni eğitecek hem ne tarz bir kullanıcı olduğunu öğretecek kurslar var kardeşim.

sadece ehliyet yeterli değil bu konuda. mutlaka git.

sadece motor için ayrılan bütçe 7000

@ermoo
Bu kurslar İstanbul da nerededir acaba?

hondanın kursunu öneririm. şekerpınarda.
motor için de scooter alacaksan arkadaş satıyor 7000 tl ye honda pcx

sürekli arıza yapıp seni motordan ve motorculuktan soğutacak kalitesiz çin mallarından uzak dur.

kore malı motorlara bakabilirsin, kaliteliler.

eğitimi araştır ve mutlaka al, biz düşe kalka yalan yanlış yıllardır kullanarak öğrendik.

@safepassage
Hocam Scooter düşünmüyorum teşekkürler.

Kurs arama çalışmalarım da başlamış bulunmakta:))

2009 ve üstü hyosung gv 250.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

Bu motorlar nasıldır acaba Hepsi Hyosung ben bu üç tipide beğeniyorum ama yeni başlayan birine uygunmudur ve motorların kendi kalitesi nasıldır?

fuarda hero diye bi marka vardı, nasıl bilmiyorum gerçi ama bakabilirsin.
bi de pulsar diye bir motor peydahlandı yakın zamanlarda. bunlara da bir bak. hyosung çin değil mi? bzzzt diye ses çıkaranlardan

Yarım saatlik bi araştırma ile Hyosung markasından vazgeçecek bir sürü yorum ve problem okudum.Krank kırma nedir arkadaş.Araba alamıyoruz motor alalım dedik neredeyse araba fiyatına çıkmak gerekiyor iyi bir motor için.Bu da Yeni Türkiye'nin bize armağanlarından birisi olsa gerek

yanlis anlama uyuzluk olsun diye degil ama, motorsiklet degil motosiklet olacak dogrusu.

ilk motor icin begendigin birkac modeli belirledikten sonra forumlara goz atmani tavsiye ederim. hyosung sevdiysen mesela, alip kullanan insanlarin yorumlarini okumus olursun.

ilk motor icin ikinci el mantikli. kullandikca begenilerin degiseceginden kolay satabilecegin, seni zarara ugratmayacak birsey olsun. begendigin motorlarin sifir ve ikinci el fiyatlarini karsilastirabilirsin.

kisin da bineceksen sukuter cok tehlikeli gercekten!!!

mumkunse begendigin motorlari biraz kullanmayi dene. tabii bunun icin de surusunu biraz gelistirmen lazim.

artcin olacak mi? boyun kilon nasil?

kiyafetler hazir mi? degilse hazir sezon sonu geliyor, motordan once kask, mont fln kovala bence.

sozluk hesabin varsa eksiteker'e bir goz at. toplantilarina git mesela. her turlu yardimci olurlar.

altin elbiseli adam'in (barkin bayoglu) guzel videolari var bu konuda.

Öncelikle uyarın için teşekkürler hiç problem etmem böle şeyleri doğrusunu öğrenmiş oldum:)
Kask ceket gibi aksesuarlar için yardımcı olacak bir arkadaşım var.
Motoru genelde yalnız kullanacağım.
Boy:180 Kilo:85 (zayıflama çabası her daim var ama başarısız:))
Forumlarda uzun süre vakit geçiririm severim de ama burası yorumlar açısından daha mantıklı geliyor bana önce buraya danışmak istedim.
Önerilerini dikkate alarak araştırmalara deva edeceğim.

kuba superlight 200
www.google.com.tr

inazuma - ktm duke 200 olabilir.
supermoto dusunur musun?

İlk motosiklet ve İstanbul trafiği; bu ikisi bir araya gelince çok tehlikeli.İmkansız mı değil, ama eğitime ve ekipmana ayrıca özen göstermen gerekiyor.Tavsiyem öncelikle düzgün bir yerden eğitim alman(Saati 50 liraya bilmemnerdeki boş arsada öğretim diyen bir sürü tip var aman diyim, koşarak kaç.)Eğitimden sonra ucuza kaçmadan ekipmanlarını tamamlaman(gerekirse motor bütçenden kısarak).

Bu süreçte zaten tarzını belirlemiş olursun, motor seçimin kolaylaşır.

Ha bir de Altın Elbiseli Adam var youtubeda.Onu da takip et bence hem birçok motosiklet testi yapıyor(seçimin kolaylaşır) hem de arada pratik bilgiler veriyor illaki bir şeyler katar.

ikinci el temiz ybr al. eşşeğe biner gibi bin. gık demez. ilk motosiklet için sıfır ve 250cc pek önerilmez. 125cc-150cc uygun. o bütçeyle çin alma, motordan soğursun.

ha diyosan ki 7000 veririm, o bütçeye ikinci elde inanılmaz geniş yelpaze var. önce tarzını belirlemeni tavsiye ederim.

o boy ve kiloda 125 cc çok yorar seni, istanbul her taraf tepe, yokuş. sıkıntı yaşarsın.

200-250 cc al, korkma bunlar da çok hızlı makineler değillerdir.

çin mallarından uzak dur tekrar ediyorum, çin malından kastımız marka olarak. yoksa yamaha ve honda da commuterlarını çinde ürettiriyor olması lazım.

hyosung güzel makinedir, comet'i kullanabilirsin tavsiye ederim. bizzat bir yıl comet kullandım. gv 250 de aynı motoru kullanır güzeldir.

ama R tipinden uzak dur, aynı makineyi kullanmasına rağmen kullanıcı tipinden dolayı motorun anasını ağlatıyorlar. sürekli redline sürekli sınırlarda kullanınca motorun anasının bellenmesi de normal. motor 250 cc ama tipinden dolayı adam 600 cc performansı bekliyor :)

kore malıdır, suzukiye yıllarca fason motor üretmiş bir firmadır. cometin şasesi de suzuki gs 500 şasei ile birebir aynıdır. üreticisi aynı zaten.

neyse, diğer kore mallarına da bak. sym ve kymco, güzel modeller varsa markalara güvenebilirsin.

teori çok önemli, bol bol oku.

hangi saatler arası uyanık kalman gerektiğini yazsaydın daha iyi olurdu. ilaç konusunda bir şey diyemem. bence, uyanık olman gereken andan yaklaşık yarım saat önce uyanmak iyi bir çözüm olabilir.
edit : sabaha kadarsa , bulunduğun ortam çok sıcak olmasın ve konuşmayı sevdiğin bir,iki arkadaşın yanında bulunsun .tecrübe edildi.

bu geceden sabaha kadar

uykunun geldiği saatlere yakın bardağa yarım bardak safi dem döküyor ve içine bir asprin atıyorsun. tadı hoşuna gitmeyebilir. shot şeklinde içsen daha iyi.

starbucks'a gidiyorsun double espresso ekstra shot lütfen diyorsun sana yarım su bardağı espresso veriyorlar. 7-8 lira tutuyor. suyu az iç ki kafein vücuttan atılmasın

Otomatik saatlerde ileri gitme geri kalma gibi sorunlar iyi markalarda bile sıkça oluyor. Quartz olsa al geç derdim ama fossilin otomatiği ileride başını ağrıtabilir. İlla otomatik diyosan seiko 5 lere bak

bu işi en iyi bilen seiko. çok yüksek bütçelerde fark olmayabilir ama düşük bütçe için işin en iyi bilenine gitmek lazım.

sirkecide 300 tl civarı orient mako bulunabilir.yurtdışından alacaksanız seiko derim.belli markaların dışındakiler çin malı miyota mekanizma kullanıyor.

şuraya da bakabilirsiniz www.cumapazarlama.com.tr

ben şundan aldım, inanılmaz güzel duruyor, analog makine.

www.saatvesaat.com.tr

al bi fosili sikinti yapmaz ben kullandim fossil.

yeap

ama bu slavların üstün ırk oldugu gercegını değiştirmez

panik yapmayın slavlar üstün ırktır demedim. amacım bir tartışma ortamı yaratmak.

bütün dünya slavın daşşağını yesin.

görme fırsatı bulamadım henüz amma; ben de kosmos'da izleyip kars'a aşık olanlardanım. özellikle kışın/kar varken gezmek için gidip pişman olunacağını sanmıyorum, çok farklı bir mimarisi ve atmosferi var belli ki.
bu arada bir şehirde yaşamayı düşünmek için atmosferin iyi olmasından çok daha fazlası lazım tabii, o konuda duygusallığınız ağır basmış.

yok be kanka. kar butun kotu seyleri orter. ondan guzel geliyor.

trt1'de izlediğin film deli deli olma mıydı? ben de izlemek istedim.

Beklentiyi çok yüksek tutmamakta fayda var

öyle bi soğuk yok halit. ocak ayında havaalanında üç metrelik buz sarkıtları gördüm. tavsiye etmem.

hemen hemen hepsi grafik tabletler aracılığı ile illustrator/ps üzerinde çiziyor. wacom'un üst sınıf ürünlerine göz atabilirsiniz. kağıttanda aktarılabilir ancak artık baskılar için kağıt/scan işleri çok mantıklı değil